top of page
DSC_4445_ext_WEB-2.jpg

Hakkımda

Lisans eğitimimi İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nde onur derecesi ile tamamladım ve Maltepe Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans programını başarı ile tamamlayarak uzmanlığımı elde ettim. 

2013 - 2020 yılları arasında ruh sağlığı alanında bir kamu kurumunda uzun süreli terapötik görüşmeler yaparak, farklı danışanlarla çalışma fırsatı buldum.

2020 yılından itibaren klinik çalışmalarımı yüz yüze ya da online olarak İstanbul'da devam ettirmekteyim.

Mesleğini, yaşamı ve canlılığı seven bir klinik psikoloğum. Danışanlarımla yürüttüğüm bireysel çalışmaların yanı sıra, toplumsallık, kültür, ve sanat üzerine düşünmekten ve bu alanlar üzerine üretmekten keyif almaktayım.

 

Formasyonda Analist

 

Uzmanlığımı tamamladıktan sonra bireysel analiz sürecime başladım ve düzenli olarak olarak devam ettiğim süpervizyonlar sayesinde danışan görme yetkisi kazandım. Analist olarak çalışmalarımda  bilgi ve becerilerimi derinleştirmek, danışanlarıma daha faydalı olabilmek adına bu alandaki çalışmalarım devam etmektedir.







 

“Bir gün, geriye dönüp baktığınızda, mücadele ile geçen yıllar sizi sarsan en güzel zamanlar olarak görünecek.”
― Sigmund Freud

Yaklaşımım

Terapi almaya karar vermek kendine dair "bir bilgiyi" bulmaya dair çıkılacak uzun bir yolculuğun önemli ilk adımıdır. Yaşamınızda bir hastalık, ayrılık, kayıp ya da beklenmedik başka bir değişiklikle karşı karşıya kalmış olabilirsiniz ya da endişe, yetersizlik, değersizlik ya da anlamsızlık gibi sizi saran yoğun duygularla başa çıkmaya çalışıyor olabilirsiniz. Her birey için terapiye başlama nedeni kendi öznelliğinde biriciktir.

Bir danışman olarak amacım, danışanlarımın hayatlarında onlara acı veren ve tekrar eden/olmaya devam eden zorlayıcı durumlar hakkında psikanalitik yaklaşımlı "konuşma terapisi" yöntemi ile bu tekrar edenin altındaki bilinçdışı içsel çatışmaların aydınlatılmasına yardımcı olmaktır.  Psikanalitik konuşma terapisi, psikanalizin kurucusu Sigmund Freud tarafından 1890'lı yıllarda keşfedilen ve günümüze değin geliştirilerek uygulanamaya devam eden etkili ve köklü bir terapi yöntemidir. Danışanlarımla yürüttüğüm klinik çalışmalarımda, derinlemesine bir çalışmaya imkan sağladığı ve içsel çatışmaların aydınlatılmasında etkili olduğu için psikanalitik yaklaşımı benimsemekteyim.

Danışmanlığım, danışanlarımın eleştirilme kaygısı yaşamadan her şeyi konuşabileceği güvenli ve yargılayıcı olamayan bir alan sağlamayı amaçlar. Kişi düzenli olarak seanslarına ve ona acı veren hakkında konuşmaya devam ettiğinde terapistin yorumları, soruları ve terapi tekniği ile yavaş yavaş başka bilgileri hatırlamaya başlayacaktır.  Terapide bu hatırlananlar ve geçmişin "şimdi" üzerindeki etkisi dile gelmeye başladığında kendisine dair yeni bir bilgiyi keşfetmeye başlar. Tüm bu süreçte danışanlarıma, nezaketle kendilerini tanımaları, yaşadıkları içsel çalışmaları anlamaları ve kendilerine özgü yollarla onlara acı veren belirtilerinden özgürleşmeleri için eşlik ederim.

Psikanalizde, terapiye başlamak için "iyi" ya da "kötü" neden yoktur. Psikanaliz yalnızca endişeler ve sıkıntılar hakkında değil, aynı zamanda arzular ve bizim için önemli olan şeyler hakkında da açıkça konuşmak için bir davettir. 

Psikanalitik yaklaşım, hazır cevaplar veya tavsiyeler sunmak yerine, düşüncelerinizi ve duygularınızı yargılanma kaygısı yaşamadan keşfedebileceğiniz güvenli ve insancıl bir alan sağlar.
Bu süreç sayesinde, kendinizi ve sizi neyin tuttuğunu daha iyi anlayabilir ve potansiyelinizi gerçekleştirmek adına daha rahat hareket edebilirsiniz.

My Approach

Psikanaliz Hakkında

Psikanaliz nedir?

Psikanaliz, on dokuzuncu yüzyılın sonlarında Viyanalı doktor ve nörolog Sigmund Freud tarafından oluşturulan terapötik bir yöntemdir. Bir tür 'konuşma terapisi', bilinçli düşüncelerimizin ve duygularımızın büyük ölçüde, sadece farkında olmadığımız değil, aynı zamanda bilinçli inançlarımız ve isteklerimizle çelişen bilinçdışı izlenimler ve arzular tarafından belirlendiği fikrine dayanır. 

Bizi endişelendiren ve rahatsız eden şeyler hakkında bir analistle konuşma kararının mutlaka bir yaşam krizinin sonucu olması gerekmez. Kendini daha iyi anlama, arzularını ve değerlerini anlama, kendini sorunlu davranış kalıplarından kurtarma, çatışmaya daha iyi tahammül etmeyi öğrenme ve kendini gerçekleştirmenin yeni yollarını bulma arzusuyla da belirlenebilir.

Psikanaliz psikolojik bir 'eğitim' değildir; Kendini geliştirme teknikleri veya tavsiyeleri sunmaz. Bunun yerine, kişinin düşüncelerini ifade etmenin mümkün olduğu güvenli ve özel bir alan yaratır.

Ne sıklıkla ve ne kadar?

Seans süresi değişkendir. "Değişken Süreli Seans", 1950'lerin başında Fransız psikanalist Jacques Lacan tarafından psikanalitik kliniğine kazandırılmıştır bir tekniktir. Bu tekniğe göre 'seans bitmesi gereken yerde bitmelidir'.

Genellikle haftada bir veya iki kez gelmeniz gerekir, ancak bu yine kişisel koşullarınıza ve olanaklarınıza bağlıdır.
Bazı insanlar sadece birkaç seanstan sonra bir fark hissetse de, analitik tedavi zaman alır. Kişinin bilinçdışını 'dinlemeyi' öğrenmek ve hayatımızı olması gerekenden daha zor hale getiren eğilimleri ve düşünce ve davranış kalıplarını belirleyebilmek genellikle bir gecede gerçekleşmez.

bottom of page